sabır

Kutup havası sarar dağları,
Takırdatarak ormanların kemiklerini.
Mücevherli süslerin yere fırlattığı,
Yağmur damlaları tutunur dağlara.

Kışın ağaçlar yapraklarını dökerler. Oysa kimi ağaçlar fırtınada devrilirken kimileri sabırla dayanır ve çilelerini çekerler.

Yağmura, kara, rüzgara ve soğuğa dayanır onlar. Gliserinli yağmur damlalarını, ışıldayan buz sarkıtlarını ya da kardan çelenklerin muhteşem süslerini taşırlar. Bu parıltılı görkemin ne zaman yere düşeceğine aldırmazlar. Durup beklerler. Gelişimin gücü gizlidir onlarda; dışarıdan görülmez bu. Oysa dışarıdan farkedilmeyecek olsa da içten içe hızlı bir gelişme ve tomurcuklanma sürüyordur.

Onlarınki iç doğalarına uymaktan doğan bir sakınmadır. Bu güç sayesinde hem yaşamın iniş çıkışlarını, hem de güzelliklerini aynı şekilde karşılarlar; çünkü ne iyi ne de kötü denen haller onların asıl varlıklarını değiştirmez. Biz de böyle yapmalıyız. Dünyasal yazgımız ne olursa olsun iç doğamızın, özümüzün gereğini yerine getirmeliyiz.


G.D.-

beklemede kalmak değil, beklememektir sabır.

bekle der sabır
ama beklentisizce.
olacak olan, olacak
sen her günü işle, sessizce.


doğanın sabrınca ise sabrımız,
yarattığımız zamana mahkum değil de,
zamansızlığın işleyişine tutkun yaşarız.

eşsiz bir zamanlamayla işler evren saati,
bir zamanlama ki, zamanlar-ötesi!
sen yürürsün, emeğinin rüzgarında,
ve ‘ödül‘ doğar hayatına, o an çaldığında.