felaket

Felaket gelip çatacağı zamanı bilir. Öylesine baskındır ki, onu kabul etmekten başka yapacağımız bir şey yoktur. Yaşamımızın, işimizin, düşünce yapımızın gidişini değiştirir. Felaketler karşısında öfkelenmek karşı konulmaz bir şey olsa da bunun pek bir faydası yoktur.

Felaket doğaldır. Tanrıların laneti olmadığı gibi, ceza da değildir. Felaket, güçlerin birbiriyle etkileşiminden kaynaklanır: deprem topraktaki basınçtan, fırtına rüzgar ve yağmurdan, yangın kazara bir kıvılcımdan çıkabilir.

Felaketlerin bizi derinden değiştirmesi mümkündür, ancak gelip geçecektir onlar. Biz, derin kanılarımıza, sağlam ve samimi inançlarımıza bağlı kalmalı, amaçlarımızı hatırlamalıyız. Kül olarak kalmak da, anka olmak da bize bağlıdır.


G.D.-

Felaket dediğimiz bir üst düzenin işleyişidir, bizim alışılageldik dünyamızı sarsan. Farklı bir anlayışa uyanmak adına bir fırsattır aynı zamanda. Bir bardak su düşünün, pırıl pırıl, tertemiz görünen. Ancak bir çalkantı, zaman içinde dipte birikmiş olan tortuyu harekete geçirecek ve farklı bir oluşumu gözler önüne serecektir. Saklı ‘bilgi’ ortaya çıkmıştır bir anda…


kumdan kuleler misali realitemiz,
sabırla işleyip süslediğimiz.
bir düzen, bir örüntü
gömüp kendimizi içine,
dışladıklarımızdan güvende hissettiğimiz.
oysa rüzgarın değişen hızında,
veya bir dalganın vuruşunda,
her şey un ufak, paramparça!
bir sarsıntı eşiğine mahkum onca beklenti,
onca birikim, onca emek.
kalıcı değil sahiplendiğimiz hiçbir şey!
değişimin sarsmadığı hali aramak,
bu farkındalık ile olsa gerek.