şifa

Ateş soğur.
Su, kendi düzeyini arar.

Bir durum ne kadar uç noktada olursa olsun, eninde sonunda değişecektir. Aynı hal sürekli devam edemez. Büyük bir orman yangını bile, sonunda kendi kendine sönmeye mahkumdur. Doğal olaylar karşıtlarını arayarak kendilerini dengelerler. Şifanın temeli de bu denge sürecindedir.

Bu süreç zaman alır. Olay büyük değilse, denge gereksinimi de azdır. Diğer yandan olay çok önemliyse, dengenin oluşması günler, yıllar, bazen de bir yaşam boyu sürebilir. Aslına bakılırsa, bu küçük veya büyük dengesizlikler olmasa, yaşamda hiçbir devinim olmazdı. Denge durumunda olmayış, yaşamı değişken kılar. Tam olarak bir merkezde toplanma, tam bir denge durumu olsaydı, bu yalnızca durdurulma anlamına gelirdi. Tüm yaşam, sürekli birbiri arkasına gelen yıkımlar ve iyileşmelerdir.

Bu nedenle bilge kişi, en uç durumda bile sabırlıdır. Başına gelen ne olursa olsun, hastalık, felaket, ya da kendi öfkeleri, bilir ki, karışıklığın ve kargaşanın ardından iyileşme gelir.


G.D.-

Doğada tüm zıtlıklar birbirlerini yok etmek için değil, bütünlemek adına vardır.
Bu bilinçle bakıldığında, gün gecenin, gece de günün şifasıdır aslında.


ne severiz kendimizi acıtmayı!
kabuk bağlayan yara,
tatlı tatlı kaşınır ya,
kurcalar kanatırız yeniden,
acının hazzı sanki, bizi besleyen.
yangını körükleriz, su dökmek varken,
kavgaya dünden hazır, uzlaşmak olasıyken!
konuşmadan duramayız, sessizlik yorar bizi,
o alan ki, tüm seslerin gizemi gizli.
kıpır kıpır, fokur fokur kaynar itkiler,
karıştır, dağıt, olanı boz, bulandır,
daha neler neler!
izin versek şifalanır her şey,
peki de inadımız niye?
varlık algımız eylemle bağlantılı, kabul,
ama eylemin dinlendiği fonu kutsamak gerek.
arada ve sıkca, durmak, susmak, farketmek,
mucize bunda, işte aranan cennet!