Şemsiye, manzara, ışık ve gökyüzü…
Kutsal olanın dili yoktur.
Kutsal olan sıradandır.
Hiç kimse manevi olanı sıradan şeylerle karşılaştırmadan tanımlayamaz. Kutsal kitaplardan biri, ruhani sözü bir ‘koruma şemsiyesi‘ olarak tanımlar. Başka biri tanrının ışık olduğunu söyler. Cennetin göklerde olduğu düşünülür. İnsanlar ruhani olanı anlatmak için metaforlara başvururlar.
Ezoterik diller bile sonradan icat edilmişlerdir ve ilgili disiplinin dışında kalanlar için pek bir anlam ifade etmezler. Kutsal sözcükler inisiye olmayanlara şaşırtıcı gelir. Kişi onları okumayı öğrenince mesajları kavrar ve artık simgelerle ilgilenmeyi bırakır.
İçinde ürünün nasıl kurulacağını anlatan talimatları olan bir eşya satın aldığınızda bu talimatları uygularsınız. Ancak, işi nasıl yapacağınızı anladığınızda talimatlar artık önemini yitirir. Manevi alanda ustalık da bundan pek farklı değildir. Kendinize mal ettiğiniz ruhanilik, oynadığınız top oyunundan, yaptığınız işten, kullandığınız arabadan farklı değildir ve günlük yaşamınızın bir parçasıdır.
G.D.-
bilge olan, sıra-dışı arayışında
sıradan kılmayandır yaşadığını.
hele de uzaklara, yücelere uzanırken,
yitirmeyendir, yakın bakışını.
ne ritmin düzeninde uyuşuklaşan,
ne de düzeni aşan mucizeyi arayan,
ama düzendeki ritmi, mucizeyi farkedip
uyan, uyumlanan ve teşekkürde kalandır,
olanla mutlu olandır
bilge olan.