şölen

Şölen, kış ortasında alev.
Dostluk ateşini tutuşturan,
Ve topluluğu güçlendiren.

Şölenler geçmişte topluluğu birbirine daha çok bağlamaya ve kaynaştırmaya hizmet eden bir yoldu. Aynı şey bugün için de geçerlidir. İster kültürel bir toplantı, ister grupla yapılan bir tapınma, ya da arkadaşlarımızla yenen bir akşam yemeği olsun, bir araya geldiğimiz ve beraber olmanın önemini bir kez daha hissettiğimiz anlara gerkesinim duyarız.

Yaşadığımız coşku hem topluluk, hem de bir araya gelen tek tek bireyler için önemlidir. İyi bir toplantı için katılım, yani örgütün çabaları, çalışma ve düzenli devam gerekir. Karşılığında bu da bireye bedeni ve ruhu için gıda, ait olma duygusu ve kendi başına yapamayacağı bir şeyleri başarmanın coşkusunu sunar.

Başka herhangi bir etkinlik gibi şölen de etkiye, yönlendirilmeye, siyasete ve olumsuz bireylerin bencil manevralarına açıktır. Bundan tümüyle kaçınmak zordur, çünkü bir grubun tamamen birlik içinde olması olanaksızdır. Bu durumu topluluk yararına azaltmanın tek yolu, grubun çabalarını kesinlikle amaçları üzerinde yoğunlaştırması, liderlerini akıllıca seçmesi, bu liderlerin de mümkün olduğu kadar aydınlanmış kişiler olmasıdır.


G.D.-

Sevdiğim bir metafor: Bir grup içinde enerji bazındaki etkileşim, bir havuza onlarca taşın aynı anda atılmasına benzer. Nice tesir alanı birbiriyle kesişir, birbirinde kırılır, değişir. Birlik oluştukça taşlar birbirine daha yakın düşmeye başlarlar, girişim dalgaları netlik kazanır.

Ama böylesi bir uyumun oluşması o denli zordur ki! Çoğunlukla bütünleşmek yerine, daha bir darmadağın kalır topluluk, bireylerin dağınık tesir alanlarının çekişmesinde.


kişi özgürlüğü bilir de yalnız uçuşunda,
sorumlu hisseder beraberken,
doluyken, kalabalıkken, dünya sahnesinde.
kendinden öte yükleri bağlar kanadına,
kanayıncasına, parçalanırcasına.
ve dener bulutsuzluğu,
yere çakılırcasına.
ve taşlar yağmaktadır kanadına,
tüm gücünü ‘yok‘larcasına!