bilgi

Yaşam,
güzelliktir.
Dehşet,
bilgidir.

Rusallığa yönelmenin önemli bir nedeni bilgiyi aramaktır. Öz gelişim için gösterilen tüm çabalar kendimizi bu arayış için uygun bir araç haline getirmeye yöneliktir. Bazen öğrendiğimiz şey hoş olmayabilir. Öğrenme yoluyla yaşamı bir an için gerçekte olduğu gibi görürüz ve bu da dayanılması zor bir şeydir. İşte bu yüzden ruhsal gelişim yavaştır. Bunun nedeni de, kimsenin bize ruhsal gelişimin sırlarını söylememesi değil, bu gelişimi kavramadan önce duygularımıza ve korkularımıza egemen olup onları aşmak zorunda olmamızdır.

Dehşetin yumuşak karnı yaşamın her yerindedir; acıdır, incinmedir. Her birimizin en derinlerinde, çoğumuzu bütünlükten yoksun kılan yoğun korkular vardır. Yaşamın dehşeti yakamızı bırakmaz, bize saldırır, çirkin yaralar bırakır. Kendimizi korumak için güzellik üzerine düşünür, konuşuruz, koleksiyon yaparız, aşık oluruz, yaşamımızda bir şeyler yapmak için çabalarız. Böylesi bir varoluş içinde güzelliği tek kayda değer şey olarak görürüz; ama o, yine de belayı, şiddeti, gelişigüzelliği ve adaletsizliği perdeleyemez.

Bu korkuyu sadece bilgi yok eder. Gerçek bize gösterilseydi, buna dayanamazdık. Oysa ki, bizi insan kılan hem güzel hem de dehşet verici ayrıntılardır. Bilgi bize akılsızlıklarımızı göstereceği yolunda gözdağı verdiğinde, onları arkada bırakmaya henüz hazır olmadığımızın farkına varabiliriz. O zaman perde tekrar kapanır ve biz perdeyi tamamen açacağımız zaman için kendimizi hazırlamaya çalışarak oturup meditasyon yaparız.


G.D.-


Mevcut realiteye uyumlanmış bilinçlere üst realitenin bilgisi kaotik gelir. Anlamaya çalışılmadan reddedilir, anlamak istenir anlaşılamaz veya anlaşılsa da özümsenemez. Korkunun yarattığı aşılamayan bir frekans bariyeri vardır çünkü. Oysa kişinin korkuyu aşmasını engelleyen şey, korkunun ta kendisidir! Korku, yoğun olarak formda gizlenmiştir, form egosuyla beslenir, bu nedenle formun inceldiği farklı alanlara açılımı engeller.

Oysa aynı ölçüde o güzellik alanlarının çekimi sürer her yaşananda. Bu görünürde çelişen ve çekişen tesir alanlarının arasında sıkışmış hisseder kişi ve acıyı yaşar her renginde. Oysa öyle kolaydır ki korkuyu sevgide yıkamak, öyle kolaydır ki varoluşa dair her hali sevmeyi seçmek ve kolaydır, acıya bağlayan ipleri kesmek ve yükselmek…


içe düşerse bakışın,
kendi evreninden süzülür,
can özün, has ışığın.
saflığı boşluğun kuytusunda,
şiddeti ise bilinmezin korkusunda.
dayanamazsın!
ve ‘dış’ yaratılır kaçışında.
bir filtre ararsın,
renklendirirsin beyazı.
sınıflarsın, yargılarsın olanı.
ve kirlenir seni senden ayıran,
görünmez pencerenin camı.