hızlı, daha hızlı döner de pervane,
bıçak gibi keskin kanatları
görünmez olur,
hareketin deviniminde.
işte üst bilinç alanlarında da
böylesine gösterişsizdir uyum.
işlevsel, keskinliğin dengesinde,
ama abartısız, hizmetin içtenliğinde.
bilgi gösterişlidir de,
bilgelik, kendi halinde.
anlatmaz kendini,
ne ün peşindedir çünkü,
ne onaylayış, ne de alkış.
tanıtmaz kendini,
ama tanınır bilgece bakanlarca.
saklı ışığı göz yakmaz,
ama aydınlatır,
ışık yıllarınca.
kaptaki yemeğin ne faydası var,
baka baka doyar mı hiç insan?
ya kitap dolusu bilgi neye yarar
okuduğuyla yoğrulmazsa okuyan?
bilgi, gıda misali gerekli bize,
ama bilinçte iyi hazmedilmeli.
her bilgi biriktiren bilge olsaydı,
bilgisayara ‘üstat’ mı demeli?
bilge olan, sıra-dışı arayışında,
sıradan kılmayandır yaşadığını.
hele de uzaklara, yücelere uzanırken,
yitirmeyendir, yakın bakışını.
ne ritmin düzeninde uyuşuklaşan,
ne de düzeni aşan mucizeyi arayan,
ama düzendeki ritmi, mucizeyi farkedip
uyan, uyumlanan ve teşekkürde kalandır,
olanla mutlu olandır
bilge olan.
“öğrencim beni geçmezse eğer,
ben iyi bir öğretmen değilim demek.”
yolda bir taşa çarptıysa ayağın,
kanadıysan, yandıysa canın,
kendine acımak yerine
kendinden sonrakini sakın.
sen ‘güzel’e yolcuysan,
usanma ‘güzel’e hizmetinden.
temizle geçtiğin yolu,
taşı kaldır at yerinden.
kolaylaştır yolculuğu
seni takip edene.
gerekirse çekil kenara
ve yol ver,
senden hızlı gidene.
gerçek zeka ‘uyum’dur,
evrensel zekanın işlerliğinde.
ve anlık potansiyeli ‘kabulleniş’,
bu sonsuz değişken olasılık denizinde.
değişimin ritmini duyumsa.
her şey nabız gibi atmakta.
yaşamın döngüleri iç içe
şaşmaz bir zamanlama içinde.
çekiş, itiş, dengeleyiş,
doğuş, sönüş, yenileniş,
geliş, gidiş, tekrarlayış.
sonsuz bir yürekle besleniyor akış.
ne diren, ne de reddet,
sadece farket!
hissettiğince kolaylaşır uyum,
uyumlandığınca güzelleşir yolun.
bilgi, su misali,
akmak ister kendi yolunda.
sevmez engellenmeyi,
durakları, beklemeyi.
en süslü amaç adına bile
istemez, işlevine geciktirilmeyi.
akmalı, eskir çünkü durağan kalırsa,
kirlenir, ağırlaşır kendi tortusuyla.
ve acı düşer o doyumsuz tadına
eğer sakınılır veya ‘sonra’ya saklanırsa.
işte bilge, kütüphaneler kurmadan zihninde,
tek ve yalnız okuyucusu ise yüreğinde,
alıveren ve salıverendir bilgiyi,
tutuklamadan, şartlandırmadan hem de.
her çıkış inişe,
her iniş de çıkışa gebe.
bir denge noktası etrafında
salınır tüm hareket,
devinir evren, biteviye.
bir sarkaç misali
sıfır noktasına değip,
uçlara savrulur her birim.
ve ne denli yoğunsa arayış,
o denli zorlaşır deneyim.
çünkü ne kadar ‘çok’ ise
bir yolcunun ereği,
o kadar da ‘az’a hazır olmalı,
denge gereği.
ve bilgelik,
ki bilgelik,
azalmasıdır genliğin,
çılgın yönelişlerden azade,
dinlenmesidir benliğin.
ışık geri yansır,
yüzey geçirgen değilse.
bilgi, sunana döner,
alıcı hazır değilse.
farklılıkta fark yaratmak zor,
uygunluk önemli her etkileşimde.
ancak özgün koşullarda,
tetiklenir tezahür.
tek ve benzersiz
bir zaman/mekan odağında.
bekle,
bilincin duyarlığında.
bekle,
bilgenin keyifli sabrında.
anlarsın o an canlandığında.
‘kıyas’ bir yöntemdir öğrenme yolunda,
ama terkedilmesi gerek, bilgelik okulunda.
eğer sıkışıp kalmak istemiyorsa kişi,
görelilik kıskacında,
ne zamanı zamanla kıyaslamalı,
ne de mekanı mekanla!
hele de insanı insanla,
çarpıp bölmemeli ısrarla!
sensin, sencesin, teksin.
salt kendi nedenini sergileyeceksin.
bu yolda ne sen önündekini itekle,
ne de arkandaki seni iteklesin.
her deneyimin sonu,
‘artık öğrendim!’ coşkusu,
ki, çoğunlukla acıyla vurgulu.
ve ‘bu sefer başka olacak!’la
yeniden gülümsemek bir başlangıca,
belki biraz tedirgin ve kuşkulu.
motifler farklı her seferinde,
detaylar farklı, sen-ben farklı.
farklı salıncaklarda ‘gel-git’ler,
ama sallayan el aynı sanki.
yaşanan, sonsuz çeşitlemesinde
şaşırtan bir tekrar içinde.
her değişende öykü sensin çünkü
öykü, senin planında tutuklu.
iyi, güzel, doğru,
öylesine bizde,
öylesine bizcedir ki,
ne gelenek bağlar onu,
ne de gelecek çözer atar.
tavırlar koşullansa da
yaşamın göreceliğinde,
mana var kalır özgürce
her yüreğin özleminde.
kökü yukarıda bir ağaç gibi olmalı insan.
evrenden beslenmeli,
özsuyu ana kaynaktan,
ve dünyaya açmalı,
koku koku,
renk renk.
dal dal deneyimlemeli yaşamı.
çiçek çiçek güzel ve saf,
ve meyveler yükü verimli.
ve her kabalıkta yitirdiği,
sadece bir tomurcuk olmalı.
küçücük bir ümit özleme dair,
bir ümit, her ölümde yenilenen
ve gülümseyen yeniden,
gücünün bilincinde
ve eşsizliğinde.