dalgalanmalar


derinlikleri seçmiştim tüm denizler ötesi,
kıpırtısız, durgun bir dinginlik,
ve mavinin her tonunu sunar sanarak.
bir gün batımında,

dalgaların çağrısını duydum birden,
ve tayfın farklı bir noktasında,
gece mavisi kamaştırdı gözlerimi.
önce ritmikti dalgaların vuruşu,

haz verişi kaçınılmaz.
güvene düştüm,
ve kalakaldım öylece.
oysa denizdi, ve değişkendi.

bir fırtınayla gönlümü aştı debisi.
yüzme bildiğini sanan ben,

boğuldum!…


acabayla yola çıkıp,
keşkeyle dönüşlerim.
vazgeçişlerim,

tekrar deneyişlerim.
acıyla yatışlarım,

hüzne uyanışlarım.
kahkahayı unutmuş gülüşlerim,

ve kabulsüz gözyaşlarım.
i
nanışlarım, yanılışlarım,

ve tekrar başlayışlarım.
ve kaçışlarım,

ve saklanamayışlarım.
suskunluğum, küskünlüğüm,

ve hayata düşkünlüğüm.
sabırsızlığım, anlamsızlığım,

ve sana yaslanışlarım.
sönmeyen yangınım,

ve ben,
ve sevgim…


bir duygu denizindeyim,
hüznün rengi mavi, yeşille oynaşmakta.
derinlere bakıyorum,

kopkoyu bir yoğunluk, sonsuzluk gibi.
“sevgi olmalı taban”, diyorum,

tüm seslerin sustuğu, kıpırtıların dindiği,
ve çılgın duyguların dinlendiği.
yüzmeye çabalarken,

bir alçalıp, bir yükseliyorum sıkça,
daldıkça daha, daha,

nefes almam zorlaşıyor.
birden dalmak var en dibe doğru,

artan basınca aldırmadan.
oradan bakmak enginliğe,

tüm duygulara kucak olan o noktada,
karanlıktan doğan ışığı görmek.
kıvrılıp yatmak orada,

sevgide uyumak,
ve çırpınan duygulara ölmek…


ne kadar yakınlaşırsan bir insana,
onu sevmeye alışırken;
farklılıklar belirginleşir yakın gözlemde,
dolanırsın çözmeye çalışırken.
gerçek dostluğu bulduğunu sanıp,

bütünlüğe uzanırken,
düşler sona erer en tatlı yerinde,
bir yabancıyla uyanırken.
son duraktan önce inmek istersin,

birliğe yol alırken.
elveda demek zamanı gelir,
geriye anılar kalırken.
tek sonuç, sonuçsuzluk olduğunda,

nedenleri tartışırken,
bir anda dönersin başladığın noktaya,
kendinle yeniden tanışırken…