engel sandığımız her şey,
gerçekliğin bir sınavıdır bize.
ve bize de kendimizi sınamak kalır,
bir sonsuz olasılıklar denizinde.
yoldaki bir kayayı
parçalamak da mümkün,
üzerinden aşmak da.
hatta etrafından dolanmak,
veya gölgesinde oturup tefekküre dalmak!
tek bir seçenek yok ki,
tek ve kaçınılmaz değil ki bir yol.
“illa, illa!” deyip durduğunda
kendi sınır çizgindir
dolanan ayaklarına.
farkındalık eşiği bir deniz kıyısı denli,
seninle çizilen, sen denli değişken!
ve sabitlemeye çalıştığın denli zor yaşam,
sadece senin inadındır seninle çelişen.
her akış panoramanın güzelliğince
rastlaşır nice farklı nesne ile.
her şey bir aynadır bilenin bilincine
ve her sınırda kendini bulursun yine ve yine.
“asal zafer kendi zaaflarına karşı olandır.”
ama galip gelmek de ne ola ki?
bir şeyleri zorla edinmek mi zafer?
kayaları, dağları delip geçmek mi,
yoksa kendi olmaya çalışan her öğeye saygı duyup,
çatışmaktan, savaşmaktan özden vazgeçmek mi?
gücünü farketmek için
illa farkettirmen mi gerek?
sana uymayanı değiştirme çaban,
yazık, senin uyumunu engelleyecek!
yıktığımız her duvar,
bir birim rahatlıktır sadece
içimizde tutuklu kalan özneye.
boyut genişler, değişir manzara,
yeni sınırlara uzanır bakışımız.
ama yine yeni duvarlar keser yolumuzu,
yeni kaygılar, korkular, çabalar.
bir süreçtir belki, kat kat ilerlemek,
oysa asıl özgürlük,
tek bir seti yıkabilmektir,
içimizi dışımızdan ayıran,
‘ben’ ve ‘diğerleri’ni yaratıp,
bizi korunası olduğumuza inandıran!
suyun önündeki engel misali,
akışa karışmamıza set vuran!
oysa, ‘bir’ce ve beraberce akmak,
en asal korku, en asal özlem,
ve de en dayanılmaz itki,
bizi asla terketmeyecek olan.
cesaret, yaşama uyum için şart elbet.
yaşamı beslemek için, şüphesiz,
güçlü ve atak olmak gerek!
ama bir erk gösterisi olmamalı.
ne ispat kaygısı taşımalı,
ne de doğalı zorlamalı.
geri-dönüşünü dengeleyebilmeli,
her tepki, her atak, her hareket.
sayısız olgunun yüklediği potansiyelle,
olasılıkların odağıdır bu an, ‘sonra’ya dair.
ve bir olasılığın realiteye katılması
bu an’ın seçimiyle belirlenir.
ve kader dediğin
bu değişken alan içinde
senin tesirin denli
değişkendir.
acı, sınırları yaşatır insana,
bir döngüyü aşmak adına.
ve sınıra her yolculuk
bir keşiftir aslında,
içsel boyutlarda.
isteğin gücü sürer şifanın izini,
ve çözüm, bir çözülmeyle gelir,
azat ederken
bir dolanmışlığın gizini.
beklenti,
koşullama çabasıdır
olacak olanı.
ve nafiledir,
ve düş kırıklığıdır,
ve acıdır
‘şimdi’yi kemiren.
iyi niyetini kat çabana
ve belleksiz adım at yarına.
en büyük katkın bu olsun,
her an yeniden doğmakta olana.
tutabilir misin bir nefesi,
vazgeçmemek inadıyla?
biriktirmek, stoklamak,
veya alışkanlık adına?
her nefes ‘yeni’yi yükler sana,
tıpkı yaşamak gibi bir akışta.
ve bir sonraya akar her an,
‘eski’ çıkıp giderken,
tek bir solukta.
inanç bir tohumdur,
kendi gerçekliğini taşıyan.
kişinin öznelliğinde büyür de,
kendi deneyimini çağırır,
ve realiteye açar bilgisi.
inanış bilişe dönüşür,
biliş ise oluş halini bekler.
yaşayan yaşananla özgürleşir.
tek bir şeyi vaat eder bu yol,
‘sen’sindir, sana sunulan ödül.
bir hediye paketi açar misali,
bağlayan iplerin düğümünü çözdüğünde,
süslü kağıtları soyduğunda tek tek,
düş kırıklığı yaşamayacak denli,
hazır olmalısın seni bekleyene.
ne eksik, ne fazla,
tıpatıp sana özel!
hep istediğin,
tek istediğin hediye,
‘sen’ verilirsin kendine.
bunu öğrenirsen işte.
haz ve huzur bulursun,
bu beklentisiz bekleyişte.
“Sonsuzluk içinde, hep sonlularda,
bu kabulle kaldık bu insanlık durağında.”
‘son’ludur bize düşen döngüler
her ‘ilk’, ‘son’a gebedir bu yüzden.
iç içe doğar, ölür nice süreçler
birbirini yaratır, ‘iyi’ler, ‘kötü’ler,
güzel ve çirkin, günler ve geceler.
budur devinimin gücü
acı da biter, haz da
kış da sona erer, yaz da.
ama hep yenileri var ya yaşanacak
ölene dek, hatta sonsuzca…
“yaşamımın güzelliği
evrenin bedelsiz sunduklarında,
ve ben sadece teşekkür ediyorum.”
ayağımız takılır bir taşa,
otobüsü kaçırırız,
veya tırnağımız kırılır.
“bugün de her şey ters gidiyor!”dur bizce,
oysa ne kadar çok şey “düz ve düzenli” sürmektedir,
içimizdeki fabrikada, evrenin ‘n’ boyutlarında,
hem de ne denli elzem yaşamsal planlarda!
bütünü hissetmek yerine detaylara daldığımızda,
daralır dünyamız, seçtiklerimiz kadarınca.
abarttıklarımız altında boğulur kalırız, ne yazık!
oysa, bir nefesten ibarettir buradaki yaşamımız.
yaşamak bir akit,
ve sözümde duruyorum.
ne engeller çıksa da önüme,
sevmeye sorumluyum.
insanı hoş tutmak adına,
hep gülümsüyorum.
ama acıyı görüyor, duyuyor,
bir ortak hüznü solukluyorum.
nice cevapsız soru yüreğimde,
sessizce haykırıyorum.
nice rol biçilmiş bana,
kendimce oynuyorum.
ama yoğunum, doluyum.
boş zamanlarımda ise
…ağlıyorum.