Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda, kumla köpüğün arasında. Yükselen deniz ayak izlerimi silecek, rüzgar köpüğü önüne katacak, ama denizle kıyı daima kalacak.
Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.
Anımsamak bir tür buluşmadır. Unutmak ise bir tür özgürlük.
Sevgililer birbirlerinden çok aralarındakini kucaklarlar.
Arkadaşlık her zaman için tatlı bir sorumluluktur, asla bir fırsat değil.
Ancak büyük bir acı veya büyük bir sevinç senin gerçeğini açığa çıkarabilir. İşte böyle bir anda ya güneş altında çıplak danset, ya da çarmıhını taşı.
İnsanlık, sonsuzluğun dışından sonsuzluğa akan bir ışık nehridir.
Şafağa ancak gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.
Gariptir ki, kimi zevklerin tutkusudur, acılarımızın bir kısmını oluşturan.
Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçeklesmesi arasındaki mesafe, yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.
Cennet orada, şu kapının ardında, hemen yandaki odada; ama ben anahtarı kaybettim. Belki de sadece koyduğum yeri unuttum.
Kuş tüyünde uyuyanların düşlerinin, toprak üzerinde uyuyanlarınkinden daha güzel olmadığı gerçeğinde, yaşamın adaletine olan inancımı yitirmem mümkün mü?
Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
Karşindakinin gerçeği sana açıkladıklarında değil, açıklayamadıklarındadır. Bu yüzden onu anlamak istiyorsan, söylediklerine değil, söylemediklerine kulak ver.
Söylediklerimin yarısı beş para etmez; ama ola ki diğer yarısı sana ulaşabilir diye konuşuyorum.
Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp, sessiz erdemlerimi eleştirmeye başladığında doğdu.
Bir gerçek her zaman bilinmek, ama ara sıra söylenmek içindir.
İçimizdeki gerçek olan sessiz, edinilmiş olan ise gevezedir.
İçimdeki yaşamın sesi, senin içindeki yaşamın kulağına ulaşamaz. Yine de kendimizi yalnız hissetmemek için konuşalım.
Sözcüklerin dalgası hep üstümüzde olsa da, derinliklerimiz daima dinginliğini korur.
Yaşam kalbini okuyacak bir şarkıcı bulamazsa, aklını konusacak bir filozof yaratır.
Zihnimiz bir süngerdir, yüreğimizse bir nehir. Çoğumuzun akmak yerine, sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!
Eger kış, “Baharı yüreğimde saklıyorum” deseydi, ona kim inanırdı?
Her tohum bir özlemdir.
Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir. Arkasındaki gerçeği görürsün, ama cam seni gerçekten ayırır.
Haydi seninle saklambaç oynayalım. Yüreğime saklanırsan eğer, seni bulmak zor olmaz. Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen, seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz.
Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.
Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim, durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.
Özel ve ayrımcı olmayalım. Unutmayalım ki, şairin aklı da, akrebin kuyruğu da gururla aynı yeryüzünden yükselir.
Evim der ki, “Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.” Yolum der ki, ” Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim.” Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, “Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eger kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.
Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.
Daha dün, yaşam küresi içinde uyumsuzca titreşen bir kırıntı olduğumu düşünürdüm. Şimdi biliyorum ki, ben kürenin ta kendisiyim, ve uyumlu kırıntılar halinde tüm yaşam içimde devinmekte.
Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde, ve nedenini bilmeden kederlendiğinde, işte o zaman büyüyen her şeyle beraber büyüyecek ve üst benliğine uzanacaksın.
Ağaçlar yeryüzünün gökkubbeye yazdığı şiirlerdir. Ama biz onları devirir ve boşluğumuzu kaydedebilmek için kağıda dönüştürürüz.
Güzelliğin şarkısını söylersen eğer, çölün ortasında tek başına olsan bile bir dinleyicin olacaktır.
Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.
En büyük sarkıcı, sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.
Eğer ağzın yemekle doluysa nasıl şarkı söyleyebilirsin? Ve eğer elin altınla yüklüyse, şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?
Sözler zamansızdır. Onları zamansızlıklarını bilerek söylemeli ya da yazmalısın.
Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır.
Güneşe arkanı dönersen, ancak kendi gölgeni görürsün.
Dünlerimizin borçlarını ödemek için yarınlarımızdan ödünç alırız çoğunlukla.
Yüreğin bir volkansa eğer, avuçlarında çiçekler açmasını nasıl umabilirsin?
Bana “seni anlamıyorum” demen, haketmediğim bir övgü, haketmediğin bir yergidir.
Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!
Kaplumbağalar yollar hakkında tavşanlardan çok daha fazla şey anlatabilirler.
İnanç, düşünce karavanıyla ulaşılması imkansız bir vahadır.
Kendimi senin bildiklerinle doldurmuş olsaydım, bilmediklerini hangi odama yerleştirirdim?
Suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.
Bilmen gerekenlerin sonuna ulaştığında, duyumsaman gerekenlerin başında olacaksın.
Her insan iki insandır; biri karanlıkta uyanık, diğeri ise aydınlıkta uykudadır.
Ben hem alev, hem de kuru çalıyım ve benim bir yanım diğer yanımı yok etmekte.
Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır.
Bir anlaşmazlık, iki zihin arasındaki en kestirme yol olabilir.
Utangaç bir başarısızlık, gururlu bir başarıdan daha yücedir.
Hüzün iki bahçe arasındaki bir duvardır ancak.
Sevincin ya da kederin büyüdüğünde, dünya küçülür.
Sevinç ve kederlerimizi onları deneyimlemeden çok daha önce seçeriz.
Dostum, sen ve ben yaşama yabanci kalacağız; ve birimiz diğerine ve her birimiz kendine, ta ki senin konuşup benim dinleyeceğim güne dek senin sesini kendi sesim sayarak, ve senin önünde dikileceğim ana dek, bir aynanın önünde durduğumu düşünerek.
Cömertlik, bana senden daha çok gereksindiğimi değil, benden daha çok gereksindiğini vermendedir.
Eğer insanlara boş elimi uzatır ve bir şey alamazsam çok üzücü; ama asıl ümitsiz durum, dolu elimi uzatıp kabul edecek kimseyi bulamamamdır.
Sadece bir aptal ve bir dahi insanların koyduğu kuralları çiğner, ki onlar Tanrı’ nın kalbine en yakın olanlardır.
Düzenbazlık bazen başarılı olur, ama her zaman kendini öldürür.
Şeytan sen doğduğun gün öldü. Artık bir melekle karşılaşmak için cehennem azabı çekmek zorunda değilsin.
En özgür ruh bile fiziksel gereksinimlerden kaçamaz.
Diğer yanımla hiç bir zaman tam bir uyum içinde olamadım. Görünen o ki maddenin özü aramızda uzanmakta.
Diğer yanın daima senin için üzülür. Ama o zaten acıyla beslendiği için bir sorun yok.
İyi ve kötü hakkında söylenen her şey doğruysa, benim yaşamım uzun bir suçtan ibaret olmalı.
Gözlerindeki kini dudaklarındaki gülümsemeyle örtmeye çalişan biri ne kadar da aptaldır.
Yalnız benden aşağı olan beni kıskanabilir veya nefret eder. Ne kıskanıldım, ne de nefret edildim; çünkü kimseden üstün değilim. Yalnız benden üstün olan beni övebilir, ya da hor görür. Ne övüldüm, ne de hor görüldüm; çünkü kimseden aşağı değilim.
Yaşam bana altın sunarken sana gümüş verdiğimde kendimi cömert sayıyorsam ne kadar cimri olmalıyım.
Eğer sırrını rüzgara açarsan, sırrını ağaçlara söyledi diye rüzgarı suçlayamazsın.