Taocu Uygulamanın Temelleri (Jampa Mackenzie Stewart)
Çeviren: Güneş Davenport
Taoculuğu tanımlamaya yöneldiğinizde, hemen bir sorunla karşılaşırsınız. Büyük Taocu düşünür ve Tao Te Ching’in yazarı Lao Tzu, eserinin ilk bölümüne şu uyarı sözleriyle başlar,
Tanımlanabilen Tao, mutlak Tao olamaz.
Kelimelendirilen isim, mutlak bir isim olamaz.
Bu da, Taoculuğu tanımlamada zorlananların sadece Batılılar olmadığını gösteriyor; Çinliler de çağımızda Taoculuğun ne ifade ettiği konusunda uzlaşmada sıkıntı yaşadılar. Taoculuk bazen törensel bir din, bir felsefe, Çin folk dini, simya, bir maji öğreti sistemi veya yoga benzeri bir dizi sağlık uygulaması olarak düşünülür. Çoğunlukla belli bir disiplinin yandaşları diğerlerini bölücü, sapkın veya sadece Tao’nun eksik parçaları olarak değerlendirip küçümseme eğilimdedirler.
Çince bir kelime olan Tao (okunuşu ‘dow’), ‘yol, rota’ anlamına gelir. En genel anlamıyla bir şeyi yapma yöntemi veya bir hedefe giden yol demektir. Bir üst açılımda Tao, evrenin yolunu, her şeyin oluş biçimini ifade eder. Spiritüel bir sistem olarak ise Tao, zihnin ve gerçekliğin yaradılışsal niteliğini idrak etmenin ve doğanın değişimleriyle uyum içinde yaşamayı öğrenmenin yoludur. Bu yüzden Tao, bir ve bütün olarak, hem amaç, hem yol, hem de yolculuktur.
Öyleyse bir Taocu, eskilerde Budist ve Hristiyanların da kendilerine atfettikleri bir ifadeyle, “Yol’un takipçisi”dir. İlk Taocular en az 4000 yıl önce, insanların doğayla iç içe yaşadıkları, doğanın gücüne ve sırrına huşu ile yaklaştıkları, tarım kökenli yaşamlarının ve ölümlerinin, seller ve kuraklık, sıcak ve soğuk, gece ve gündüz ve mevsimlerin döngüleriyle yakından bağlantılı olduğu bir dönemde ortaya çıktılar.
Tıpkı Musevi-Hristiyanların Tanrı’nın insanı kendi imajında yarattığına inandıkları gibi, Taocular da her insanın evrenin bir mikrokozmosu ve insan toplumlarındaki örüntünün kozmik modellerin mikroskopik bir yansıması olduğu düşüncesini benimsediler. Bu ilk Taocular, doğanın sürekli bir akış ve değişim içinde olduğunu ve bu değişimlerin bazı belirgin ve düzenli modelleri takip ettiğini farkettiler. Doğadaki değişimleri gözlemleyerek ve bu modelleri anlayarak, doğanın prensiplerini kendi yaşamlarına uygulayabilecekleri ve böylece evrenin akışıyla, yani Tao’yla, uyumlanabilecekleri sonucuna vardılar. Tao’yla en üst derecede bağlantıyı kurabilen kişiye, yani varlığının özüne, kaynağa dönmüş olana, hsien veya ‘ölümsüz’ denir.
Yüzyıllar boyunca Taocu öğretinin, hepsi de günlük yaşamın aktivitelerini Tao ile bütünleştirmeyi amaçlayan pek çok kolu gelişti. Bunlar meditasyon, diyet yöntemleri, Çin tıbbı, Qi Gong, dövüş sanatları, cinsel uygulamalar, askeri strateji, astroloji, dışsal ve içsel simya, kehanet, maji ve talismanlar, ritüel, Feng Shui (geomancy=remil), kutsal mimari ve sanat alanları gibi çok disiplinleri içermektedir. Oysa başlangıçta Taocu sanatlar, kişinin ölümsüzlük meyvesini hasat etmek için çift süreceği holistik, dayanışık ve birbiriyle bağlantılı bir yapı olarak ortaya çıkmıştı.
Tantrada olduğu gibi, Taocular daima bilgiyi güç olarak gördüler ve bilginin tamamının nakli konusunda ketum ve seçici oldular. Yetenekli bir mürit, yetkin bir mürşidle karşılaşmış olsa bile, Taocu çalışmanın çok çeşitli alanlarında uygulama yapması ve ustalaşması onlarca yıl, hatta bir ömür sürebilir. Bu nedenle günümüzde kendilerini Taocu olarak tanımlayan çoğu kişi, Taocu sanatların ancak bir veya ikisini çalışıp uygulayabilecek durumdadır. 20. yüzyıl sonlarında yaşayan Cheng Man-Ching, Taocu sanatların beşinde –dövüş sanatları, Çin tıbbı, resim, şiir ve kaligrafi– beceri kazandığı için “Beş Mükemmelliğin Üstadı” olarak büyük takdir görmüştür.
Böylece Taocu sanatlar Taoculuğun gövdesinden ve köklerinden ayrı düşmüş ve yalıtılmış, hatta çoğu tamamen dünyasallaşmıştır. Modern uygulamada kliniksel Çin tıbbı, spiritüel ilerlemeye hizmet etmekten ziyade önleyici tedavilere yönelmiştir. Meditasyon büyük ölçüde bir stres-kontrol aracı olmuştur. Çin astrolojisi, kehanet ve remil (geomancy) ise günümüzde spiritüel aydınlanma için değil de, iş ve aşk hayatında başarı kazanmak veya uygun evi belirlemek amacıyla başvurulan yöntemlere dönüşmüştür. Artık çoğu kişi, Qi Gong ve dövüş sanatlarını ölümsüzlüğün temellerini oluşturmak yerine, sağlık, zindelik ve kişisel güç kazanmak adına çalışmaktadır.
Sağlık, refah ve sevgi adına tüm kazanımlara rağmen, yaşama ilişkin kesin olan tek şey, ölümle sona ereceğidir. Sağlıklı ve varlıklı olmak, eğer kişinin yaşamında mana eksikse sadece sınırlı bir değer taşır. Taocu sanatların yukarda bahsedilen faydaları iyi ve güzel olsa da, ben Taoculuğun nihai amacının ölümsüzlük olduğuna inanıyorum. Ölümsüzlük, aydınlanma (evrensel akılla bilinçli birleşme) ve yer ve gökyüzü gibi sonsuza dek yaşayacak biçimde spiritüel değişime uğramış bir beden kazanımı ile eşanlamlıdır.
Bu yüzden, bu makalenin amacı Taocu sanatları ölümsüzlük yolundaki Taocu yoginin perspektifinden incelemek ve tüm bu dalların Taocu inanç ve hedeflerin ana gövdesiyle olan bağlantılarını araştırmaktır.
Taocu Uygulamanın Olumlu Sonuçları